DEPREM VE ÇOCUK PSİKOLOJİSİ
BELKİ BİRAZ UZUN AMA GELECEĞİMİZ İÇİN DEĞER
Çocuklar ve Deprem Psikolojisi
Çocuklar da yetişkinler gibi deprem felaketinden korkarlar. Ne var ki depremi, biz yetişkinler gibi kontrolümüz dışında olan doğal bir olay olarak anlamakta güçlük çekerler. Üstelik çocuklar, kendilerini koruyan ve tamamen güven duydukları yetişkinlerin bu olay karşısında çaresiz kalmasından endişe duyarlar.
Okulöncesi dönemdeki çocuklar bu felaketin, anne-babasının onaylamadığı bir düşüncesi ya da davranışı nedeniyle başlarına geldiğini sanırlar. Okul çağındaki çocuklar ise doğal olayları anlayabilirler. Ancak, böylesine büyük bir felaketi daha önce yaptıkları kötü bir davranıştan dolayı kendilerine verilen bir ceza olarak algılayabilirler. Ergenlerin depremi algılayışı ise yetişkinlerinkine oldukça benzerdir. Ancak bu felaketin kendi başlarına gelmiş olmasından öfke duyabilirler.
Çocukların Depreme Olan Tepkilerimi Neler Etkiler?
Çocukların deprem felaketi karşısındaki tepkileri birbirinden farklı olabilir. Bazıları depremin hemen ardından birtakım davranış değişiklikleri gösterirken, bazıları günler ve haftalar, hatta aylarca hiçbir şey olmamış gibi davranıp daha sonra problemli davranışlar sergileyebilirler. Bu yüzden önümüzdeki aylar içinde bu yazıyı zaman zaman okuyun.Konuya iyice hakim olun. Böylece depremin normal psikolojik etkileri konusunda hem daha iyi bilgilenecek hem de önerileri unutmamış olacaksınız. Çocukların depremden etkilenme derecesini bir takım faktörler belirlemektedir. Bunlar:
Ailenin Tepkisi
Çocuk depremden doğrudan etkilenmese bile ailesinin deprem karşısındaki tepkileri ve korkularından çok etkilenebilir. Çocuğun deprem karşısında çaresiz kalan ailesine olan güveni sarsılabilir. Ailesinin felaket karşısındaki korku ve kaygılarından en çok da okul öncesi yaş grubundaki çocuklar etkilenirler. Bu nedenle bir yandan kendinizi diğer yandan da çocuklarınızı yeniden güçlendirmeye çalışınız.
Kayıp Derecesi
Çocuğun deprem felaketinde tanık olduğu ya da gördüğü hasar ve kayıp ne kadar büyük ise etkilenme derecesi de o kadar fazla olacaktır. Özellikle aileden bir veya daha fazla kişinin öldüğü veya ağır yaralandığı, çocuğun kendisinin yaralandığı ya da evinin ve okulunun yaşanamaz hale geldiği durumlarda çocuk, bu felaketle başa çıkmada oldukça zorlanır. Aile üyelerinden birinin ölümünden dolayı rollerin değiştiği, örneğin, annenin baba, ablanın anne rolünü üstlenmek zorunda kalması gibi durumlarda aile içi ilişkilerde zorluklar yaşanacaktır. Çocuk, bu koşullarda yeni yaşama geçerken daha da zorlanacaktır. Depremi yaşamayan çocuklar bile, hiçbir kayıpları olmadığı halde televizyonda gördüklerinden ve yetişkinlerin olay hakkındaki konuşmalarından etkilenebilir ve benzer tepkileri gösterebilirler.
Yaş/Cinsiyet
Çocukların zihni yetişkinlerinkinden daha esnek ve işlenmeye daha uygun olduğu için, çocuklar hem olumlu hem de olumsuz etkilere daha açıktırlar. Bu nedenle felakette yaşanan olaylardan etkilenme olasılıkları daha yüksektir. Cinsiyet açısından ise kız çocuklarında içe dönük ve sessiz, sakin olma; erkek çocuklarında ise hiperaktif davranışlar (olduğu yerde duramama, sürekli hareket etme) daha fazla görülmektedir.
Daha Önceki Yaşantılar
Depremden önce başka örseleyici yaşantıları olan çocuklar bu felaketten daha çok etkilenebilirler. Örneğin, anne babası boşanmış, kendisi şiddete maruz kalmış, aile içinde şiddeti gözlemlemiş ya da ailesinde ciddi bir sağlık problemi yaşayan çocuklar gibi. Ayrıca deprem öncesinde de bazı psikolojik problemleri olan veya okul başarısı zaten iyi olmayan çocukların, bu tür yaşantıları olmayan çocuklara göre deprem felaketinden daha çok etkilenmeleri beklenebilir. Ancak şu da unutulmamalıdır ki yaşça daha büyük olup daha önceki yıllarda stresli durumlardan geçmiş ve bununla baş edebilmiş çocukların, deprem felaketinin yarattığı etkilerden de diğer çocuklara göre daha kolay sıyrılması mümkündür.
Depremin Dolaylı Etkileri
Deprem felaketinin pek çok olumsuz etkisi, sadece çocuğun doğrudan yaşadığı deprem sarsıntısı, yıkıntılar, yaralanma ve kayıplar nedeniyle ortaya çıkmaz. Depremin dolaylı etkileri de çocuğun yaşadığı güçlükleri artırıcı bir rol oynayabilir ve iyileşme sürecini geciktirebilir.
Günlük Yaşantı
Evin yıkılması veya hasarlı olması nedeniyle başka yere taşınılması, kalabalık ve rahat olmayan alışılmışın dışındaki ortamlarda yaşamak zorunda kalınması ve günlük işleyişin çeşitli nedenlerle aksaması durumlarında çocuklar deprem felaketinden daha fazla etkileneceklerdir.
Ayrılık
Çocuk ailesinden herhangi bir bireyi kaybetmemiş olsa da, herhangi bir nedenle bir süre onlardan ayrı yaşamak zorunda kaldığında, bu durum onun üzerinde ilave bir kaygı ve stres yaratacaktır.
Aile İçi İlişkiler
Aile içinde hastalık ya da ölüm gibi nedenlerle rollerin değiştiği, aile içi ilişkilerin bozulduğu, ailedeki yetişkinlerden birinin fazla miktarda alkol almaya başladığı, şiddetin ortaya çıktığı ya da var olan şiddetin arttığı durumlarda iyileşme gecikecektir.
Ekonomik Koşullar
Ailenin geçim kaynaklarının kısıtlandığı ya da yok olduğu, ihtiyaçların karşılanmasının aksadığı durumlarda çocuk daha olumsuz etkilenecektir.
Sosyal Destek
Anne babanın çocuğuna olan ilgi ve desteğinin azalması, çocuğun arkadaşları ve komşularıyla ilişkide olduğu sosyal çevrenin bozulması da çocuğun düzelmesini geciktirecektir.
DEPREMİN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ GENEL ETKİLERİ
Depremden sonra çocuğunuz, depremin tekrarlayacağından veya bu felaketi hatırlatan şeylerden (örneğin, ambulans, kepçe, asker, itfaiyeci, siren sesi, toz kokusu, duman gibi) korkabilir. Ani seslerden ve gürültüden korkabilir depremden sonraki yaşamı konusunda endişeli olabilir. Yetişkinlerin depremi ve sonuçlarını engelleyememiş olması nedeniyle onlara olan güvenini yitirebilir. Deprem öncesine göre daha kolay kırılabilir, küsebilir ağlayabilir. Önceden sessiz, uyumlu bir çocukken gürültülü ve saldırgan hale gelebilir veya neşeli, girişken bir çocukken utangaç ve ürkek olabilir. Dikkatini toplamada güçlük çekebilir. Her zaman hoşlanarak oynadığı oyunları artık oynamak istemeyebilir. Daha hareketli olup, hareketlerini bir türlü kontrol edemeyebilir. Tek başına uyumaktan korktuğu için anne babası veya diğer bir kişiyle beraber yatmak isteyebilir. Uykuya dalmada güçlük çekebilir. Anne ve babasını gözünün önünden ayırmak istemeyebilir, yalnız kalmaktan korkabilir. Okula veya yuvaya gitmek istemeyebilir. Parmak emmek, altına kaçırmak gibi daha küçük yaşlarda gösterdiği davranışları tekrar sergilemeye başlayabilir. İştahı kesilebilir. Mide bulantısı, karın ağrısı, baş ağrısı, kusma gibi fiziksel tepkiler gösterebilir. Anne-babasının istemediği ancak kendisinin yaptığı bir davranıştan veya söylediği sözden dolayı depremin meydana geldiğini düşünebilir ve bunun için suçluluk hissedebilir. Konuşmakta güçlük çekebilir. Küçük çocuklar tekrar tekrar depremle ilgili oyunlar oynayabilir. Büyük çocukların bazıları hep deprem hakkında konuşmak isterken, bazıları bunun konuşulmasından hoşlanmayabilir ve kendisi de konuşmayabilir. Yetişkinlerin büyük kayıpların yanında önemsiz gördüğü bir nesne çocuk için çok önemli olabilir. Örneğin, sevilen bir oyuncağını ya da battaniyesini kaybetme çocuğu çok üzebilir onun için ağlayabilir ve ısrarla onu geri isteyebilir.
Bebeklik Dönemi
Bebekler depremden doğrudan etkilenmezler; ancak, annenin aşırı kaygı, korku ve güvensizlik duyguları içinde olması bebeğine vereceği bakımı ve onunla iletişimini olumsuz yönde etkileyebilir. Bebek, altı kirlendiğinde, acıktığında, kendini huzursuz hissettiğinde farklı türden ağlamalar gösterir. Annenin bunlara duyarsız kalması ve ihtiyaçları geciktirmesi ya da çok mekanik bir şekilde, bebekle konuşmadan onunla duygusal bir iletişime geçmeden bu ihtiyaçları karşılaması bebeğin gelişimine zarar verebilir. Bebekler stres ve güvensizlik koşullarında yoğun bir ağlama tutturabilirler, yatıştırılmaları, yeniden huzur ve güven duymaları güçleşebilir. Bu türden bir bakımın çok uzun sürmesi durumunda ise bebek ileride içine kapanabilir.
Okul Öncesi Dönem
Okul öncesi dönemindeki çocuklar (2-5 yaş) depremin neden olduğu kayıplar ve yaşam şartlarında meydana gelen değişiklerle başa çıkmada oldukça zorlanırlar. Çünkü yaşamda bu tür deneyimleri az olduğu için başa çıkma yetenekleri de tam olarak gelişmemiştir. Bu nedenle de anne babanın, yakın akrabalarının ve öğretmenlerinin desteğine ihtiyaç duyarlar. Bu dönemdeki çocuklar genellikle felaketten etkilendiklerini sözel olarak ifade edememelerine rağmen, kaygılı ve üzgün olduklarını davranışlarıyla belli ederler. 2-6 yaşları arasındaki çocuklarda görülebilecek bazı değişiklikler şunlardır:
Yeme sorunları; iştahsızlık ya da aşırı yemek yeme, kusma, ishal ya da kabızlık
Uyku sorunları; uyuyamama, aşırı uyuma ya da kabus görme
Parmak emme, altına kaçırma gibi bebeksi davranışlar
Karanlıktan, hayvanlardan, yabancılardan veya canavarlardan korkma, daha önce korkmadığı, ancak ona depremi hatırlatan gürültülerden ve yerlerden korkma
Annesinin eteğine yapışıp onu bırakmama ve ayrılmaktan korkma
Kendini güvende hissettiği yerden ayrılmak istememe (çadırdan dışarı çıkmak istememe gibi)
Sürekli anne ya da babayla birlikte uyumak isteme
Tam olarak açıklayamadığı ağrılardan şikayet etme
Sinirlilik, söz dinlememe ve aşırı hareketlilik
Okul Çağı Dönemi
Bu yaş grubundaki çocuklarda bebeksi davranışlar oldukça yaygın biçimde görülebilir. Çocuk ya tam olarak içe kapanır ya da daha saldırganlaşır. Depremde özellikle oyuncaklarının, kendisine armağan olarak verilmiş olan eşyaların ve beslediği ev hayvanlarının kaybından çok etkilenirler.
6-11 yaşları arasındaki bir çocuk:
Daha sinirli olabilir; arkadaşları ve kardeşleriyle geçinmekte zorlanabilir
Saldırgan davranışlar gösterebilir ya da içine kapanabilir, oyun oynamak istemeyebilir
Anne babasının dikkatini çekmek için kardeşleriyle yarış içine girebilir
Arkadaşlarıyla ya da aile üyeleriyle birlikte olmak istemeyebilir, ya da anne-babasının yanından hiç ayrılmayabilir
Okula gitmek istemeyebilir, kendini halsiz hissedebilir, sınıfta uyuya kalabilir, okul başarısı düşebilir, dikkatini toplamada zorlanabilir
Geceleri kabus görebilir, iyi uyuyamayabilir,
Sanki hiçbir şey olmamış ya da hissetmiyormuş gibi görünebilir
Sık sık ağlayıp, sızlanarak mızmızlık yapabilir, yedirmenizi ve giydirmenizi isteyebilir
Baş ağrısı, görme ve işitme ile ilgili şikayetlerde bulunabilir, ısrarlı kaşıntıları olabilir, mide bulantısı görülebilir, tam olarak açıklayamadığı ağrılardan şikayet edebilir
Rüzgar, yağmur ve fırtına gibi diğer doğa olaylarından korkabilir
Başından geçenlerle ilgili olarak sürekli konuşmak isteyebilir
Daha önce olmayan tikler gösterebilir
Konuşmada güçlük çekebilir, kekeleyebilir,
Depremde yaşadıklarını abartabilir ya da çarpıtabilir.
Ergenlik Dönemi
Bu yaş grubunda akran ilişkileri çok önemlidir. Ergenler arkadaşlarından yakın ilgi ve kabul görmek; korkularıyla ve diğer tüm duygularıyla oldukları gibi kabul edilmek isterler. Kaygı ve gerginliklerini, saldırganlıkla, isyankarlıkla, içe kapanma ya da dikkat çekmeye çalışarak ortaya koyarlar. Bu yaş grubundaki gençler, pek çok kişi ölmüş iken kendilerinin kurtulmuş olmalarının verdiği bir suçluluk duygusu içinde olabilirler. Akranları tarafından kabul görmeyen ergenler içlerine kapanabilir ve bu ergenlerde depresyon gözlenebilir. Depremin yaralarının sarılmasıyla ilgili toplumsal çabalarda kendilerine yetişkinler kadar sorumluluk tanınmadığı için kendilerini engellenmiş hissedebilirler. Ergenlik dönemi, yetişkinliğe uzun bir geçiş dönemidir. Bu dönemin başında ve sonunda gençlerde gözlenebilecek tepkiler de değişebilir. Bu nedenle burada ergenlik dönemine ait tepkiler 11-14 ve 14-18 yaş grupları olarak ayrı ayrı ele alınmıştır.
11-14 yaşlarındaki ergenlerde gözlenebilecek tepkiler:
Fiziksel şikayetler (baş dönmesi, başağrısı, mide bulantısı gibi)
Aşırı yemek yeme ya da iştahsızlık aşırı
Uyuma ya da hiç uyuyamama şeklinde uyku bozuklukları
Belirsiz, tam açıklanamayan ağrı ve acılar
Daha önce ilgi duyduğu şeylere karşı ilgisini kaybetme ve içine kapanma
Sorumluluklarını yerine getirememe
Okula gitmeme, okul başarısında düşme
Anne babanın ve öğretmeninin dikkatini üzerine çekmeye çalışma
Okulda ve evde kurallara karşı gelme
Kardeşleriyle ve arkadaşlarıyla olan ilişkilerinde bozulma, akranlarına ilgi göstermeme
İçki veya sigara içme, esrar ve eroin gibi uyuşturucuları kullanma eğilimi
Ölen yakınıyla birlikte olma isteğini dile getirme
14-18 yaşlarındaki ergenler ise;
Kendilerini suçlu hissedebilirler
Çaresizlik duyguları içinde olabilirler
Felaket karşısındaki duygularını kabul etmeyebilirler
Hareketlerinde aşırı bir artış ya da azalma olabilir
Dikkati toplama ve planlı davranmada güçlük çekebilirler
Aileden ve akranlarından uzaklaşıp yalnız kalmak isteyebilirler
Alkol, sigara ve uyuşturucu (esrar, eroin vb.) kullanmak isteyebilir ve suç işleyebilirler
Aile üyelerine ve akranlarına karşı saldırgan davranışlar içine girebilirler
Depremin ortaya çıkardığı bazı tepkileri kabullenmeyebilirler
Baş ağrısı ve belirsiz diğer fiziksel şikayetler olabilir
Hastalanmayla ilgili korkular yaşayabilirler
Genç kızlarda ağrılı ay hali ya da ay hali olmama görülebilir
Bazı ergenler deprem felaketinde kurtarma çalışmalarına yardım ettikleri için birçok yaralı ve ölüyle karşılaşmış olabilirler. Ergenler bu dayanılması güç görüntüler karşısındaki duygularını çoğu kez nasıl ifade edeceklerini bilemezler ve bazı ergenler engellenme, öfke ve suçluluk duygularıyla suç davranışlarına yönelebilirler. Deprem sonrası kurtarma ve yardım çalışmalarına etkin bir şekilde katılmış olan ergenlerde ayrıca aşağıdaki tepkiler görülebilir:
Sindirim sistemi ile ilgili problemler
Cilt döküntüleri
Astım krizleri
Sinirlilik ve gerginlik
Bu Tepkiler Ne Zaman Özel İlgi Gerektirir?
Yukarıda sayılan tepkiler çocuk ve gençlerin deprem gibi bir felaketi takip eden zamanda göstermeleri beklenen doğal tepkilerdir. Çocuk ya da genç, depremden önce fiziksel şiddete maruz kalmış, ciddi bir hastalık geçirmiş, ya da birtakım sorunları ve problemleri olmuş ise depremin psikolojik etkilerini daha yoğun yaşayabilir. Özellikle deprem öncesinde bunların üstesinden gelememiş iken bir de depremi yaşadıysa bu felaketle başa çıkmada çok zorlanabilir. Yukarıda sayılan olağan tepkilerin uzun süre devam ettiği ve çocuğun günlük yaşamını sürdürmesini engellediği durumlarda tepkilerine özel bir ilgi gösterilmelidir. Böyle durumlarda çocuk ya da gencin uzman bir kişi tarafından değerlendirilip desteklenmesi gerekebilir. Bu durumlar şöyle sıralanabilir:
Çocuğun davranışlarında ve genel halinde ortaya çıkan ve 2 haftadan daha uzun süren olağan dışı değişimler gözlendiğinde
Çocuk yukarıda sayılan olağan tepkilerden pek çoğunu bir arada gösteriyorsa
Çocuğun davranışlarındaki değişimler çok farklı durumlarda da görülüyorsa
Çocuk kendine zarar vermeye çalışıyor ya da vereceğini ifade ediyorsa
Çocuğun daha önceden iyi olan okul başarısında önemli ve devam eden bir düşüş gözlemleniyorsa
Bu Tepkilerle Başa Çıkmak İçin Neler Yapılabilir?
Çocukları bilgilendirmek, onlara duygusal destek vermek, felaketle başa çıkmadaki çabalarınıza onları da katmak ailenizi bir araya getirmede yardımcı olacaktır. Deprem gibi büyük bir felaket karşısında ailenin birbirine kenetlenmesi, aile ilişkilerini depremden sonra da devam edecek şekilde güçlendirir.
Deprem hakkında konuşmaktan çekinmeyin: Başınızdan geçen olayı küçümsemeyin. Size ne kadar zor gelirse gelsin gerçekleri saklamadan olan biteni çocuğunuza anlatın. Eğer çocuk üzülecek diye gerçekler saklanırsa, o zaman neler olduğunu kendisi anlamaya ve yorumlamaya çalışacaktır. Böyle bir durumda kendisinin fikir yürütmesi daha fazla endişelenmesine ve korkmasına neden olur. Çocuğa, gerçekleri saklamadan anlaşılır bir dilde anlatmak onun size güven duymasını sağlar. Ergenlerin ise bu konuyu akranları ve diğer yetişkinlerle konuşmasına, tartışmasına izin verin. Ergenler de deprem ve alınacak önlemler konusunda ne kadar bilgilenirlerse yaşamlarını da o kadar kontrol altına alabilir; gelecekleriyle ilgili planlar yapıp çalışabilirler.
Deprem konusunu siz açmayın: Konuyu siz açmayın fakat çocuğunuz bu konuda konuşmak istediğinde onu dinleyin sorularını cevaplayın, ona destek olup onu rahatlatın. Çocuğunuzun duygularını ifade edebilmesi için gerekirse mutlu, üzgün, kızgın, korkmuş gibi duygu bildiren kelimeleri kullanarak siz kendi duygularınızdan söz edin.
Çocuğunuzu neler hissettiğini söylemesi için zorlamayın, bırakın kendisi için uygun zamanı o seçsin: Birey bazen kendinde aşırı stres yaratan durumları kabul etmekte zorlanır. Bu durumda yaşanan stresi inkar etmek faydalı olabilir. Aynı şekilde ağlamak, aşırı uyumak ya da hayaller kurarak bu travmatik durumdan geçici olarak uzaklaşmak çocukları ve özellikle ergenleri rahatlatabilir.
Çocuğunuzu depremin, hiçbir şekilde onun bir hatası sonucu olmadığı konusunda ikna edin: Ona anlayabileceği bir dilde depremin ne olduğunu, neden olduğunu ve depremin kendi davranışları ya da sözleri için bir ceza olmadığını açıkça anlatın. Örneğin, “deprem aynı yağmurun yağması, rüzgarın esmesi gibi bizim kontrolümüzde olmayan bir olay, yani sen akşam yemeğini yemediğin, kardeşine küfür ettiğin, arkadaşını dövdüğün, anneni üzdüğün için olmadı” gibi ifadeler kullanın.
Çocuğunuzun bu olayda daha fazla örselenmesine elinizden geldiğince engel olun: Örneğin, televizyonda yıkılmış evleri, ağlayan insanları, yaralıları gösteren programları izlemesini engelleyin. Çocuğunuzu onu üzen, tekrar depremi hatırlatan durumlardan, olaylardan ve yerlerden korumaya çalışın.
Elinizden gelen en kısa sürede düzeni sağlayın: Çocuklar için düzenli bir günlük program uygulayın. Örneğin, her sabah kalkıp birlikte kahvaltı etmek, ortalığı toplamak, birlikte oyun oynamak, öğle yemeğinden sonra birlikle bir süre kitap okumak, uyumak gibi. Farklı birşeyler yapmanız gereken günlerde çocuğunuza bunu önceden anlatın.
Çocuğunuza karşı sıcak ve sevecen davranın: Çocuğunuz sizin yanınızda olmak istiyor, yalnız kalmaktan korkuyorsa ona sarılın, kucaklayın, öpün, onu sevdiğinizi, onun yanında olacağınızı, onu bırakmayacağınızı söyleyin. Dokunma, okşama, sarılma özellikle küçük çocuklar için çok önemlidir. Felaket döneminde, bir süre için çocuğun istediklerini yapmanın bir sakıncası yoktur, aksine böyle olağanüstü bir dönemde az da olsa gerekebilir. Bu dönemde çocuğunuzun şımaracağından korkmayın.
Çocuğunuzun yanında olun: Uykudan önce ona hikaye okuyun ya da anlatın, sırtını okşayın, gün hakkında sessizce konuşun. Geceleri istiyorsa ışığı açık bırakın, biraz fazla uyumasına ya da çok korkuyorsa yanınızda yatmasına göz yumun. Herhangi bir nedenle çocuğunuzdan bir süre ayrılmanız gerekirse, ona nereye gideceğinizi mutlaka anlatın ve döneceğinizden emin olmasını sağlayın.
Çocuğunuzdan beklediğiniz davranışlar ve sorumluluklar hakkında onunla konuşun: Çocuğunuzun isteklerini yerine getirmeniz onun bu olayda yaşadıklarını atlatması için ne kadar gerekli ise bir yandan da düzenli bir yaşama geçmek için kurallar koymak da o kadar önemlidir. Eğer çocuğunuz hiçbir kuralı dinlemiyorsa, onunla yapması ve yapmaması gereken davranışları ve o davranışları neden yapması ya da yapmaması gerektiği konusunda konuşun. İstediğiniz davranışları sergilediğinde “aferin ne kadar güzel” gibi sözlerle onu ödüllendirin. Çok zorda kalsanız bile ona vurmayın ve herhangi bir fiziksel ceza uygulamayın.
Ailenin bir arada olmasını sağlayın: Aile üyelerinin birlikte olması travmanın atlatılması için önemlidir. Ayrıca akrabalarınız ya da komşularınız sizi merak edip, telefonla aradıklarında çocuğunuzla bunu paylaşın. Bunlar çocuğa başkaları tarafından da düşünülüp sevildiği duygusunu verecektir. Sosyal destek için akrabalarınızla ve yakın aile çevrenizle ilişkilerinizi en kısa sürede yeniden kurun ve sürdürün.
Çocuğunuzun kendini ifade etmesini kolaylaştırın: Çocuğu deprem hakkında oyunlar oynaması (kepçe, kamyon, ambulans vs. ile), resimler yapması veya bu konuda yaşadıklarını, hissettiklerini yazması için destekleyin. Böylece çocuk sözel olarak ifade edemediği duygularını ortaya koyma olanağı bulacaktır. Yaptığı resimleri ya da yazdıklarını eve asabilir ya da yakın akrabalarınıza gönderebilirsiniz.
Çocuğunuzun bazı şeyleri kontrol etmesini sağlayın: Deprem gibi üzerinde hiçbir kontrolümüzün olmadığı bir durum yaşarken biz de kendimize olan güvenimizi yitirebiliriz. Hayatımızın kontrolümüz altında olduğunu hissetmek bizim güvenlik duygumuz için ne denli önemli ise; çocuklar için de o kadar önemlidir. Bu nedenle günlük yapılan işleri planlayın ve planlamaya çocuğunuzun da katılmasını sağlayın. Ayrıca çocuğunuza mümkün olduğunca çok ufak ta olsa kararlar alabilmesi için seçenekler sunmaya çalışın. Örneğin, birkaç giysiyi, yiyeceği ya da oyuncağı gösterip kendisinin karar vermesini sağlayın.
Çocuğunuzun yetişkinlere yeniden güvenmesini sağlayın: Deprem felaketi çocuğun sadece kendine olan güvenini değil, deprem felaketine engel olamadıkları için yetişkinlere olan güvenini de yitirmesine neden olur. Çocuğunuzun güvenini tekrar kazanmak için, ona verdiğiniz sözleri mutlaka tutun ya da yerine getiremeyeceğinizi düşündüğünüz şeyler için söz vermeyin.
Çocuğunuzun geleceğe güvenle bakmasını sağlayın: Kısa süreli gelecek için çocuğunuzla birlikte gerçekleşebilecek planlar yapın ve gerçekleştirin. Örneğin, haftaya okul kaydını yenileyelim, anneannenlere gidelim gibi. Böyle deneyimler çocuğun gelecekle ilgili belirsizlikten kurtulmasını ve tekrar gelecekten birşeyler beklemesini sağlar.
Eşinizi kaybettiyseniz çocuğunuzun, onunla olan ilişkisini ve onun verdiği bakımı özleyebileceğini unutmayın: Bu özlemini, sizin bakımınızı protesto ederek ifade edebilir. Bu konuda duyarlı ve toleranslı olun.
Çocuğunuzun sağlığına dikkat edin: Sağlıklı bir çocuk diğer yaşamsal güçlüklerle daha kolay başa çıkar. Bu nedenle çocuğunuzun dengeli beslenmesine, yeterince dinlenmesine, temiz yerlerde bulunmasına ve kişisel temizliğine dikkat edin.
Çocuğunuz aile ile ilgili ek sorumluluklar aldıysa, arada bir bunları azaltma yollarını arayın: Örneğin, bir sabah daha geç uyanması ya da günlük işler yerine arkadaşları ile birtakım faaliyetler yapması için fırsat tanıyın. Size ve aileye yardım etmek için yaptıkları konusunda kendisini takdir ettiğinizi ve onunla gurur duyduğunuzu sık sık dile getirin.
Ergenlik çağındaki gençlere sosyal ilişkilerini yeniden kurmaları konusunda destek olun: Gençlerin deprem felaketini atlatabilmelerinde, arkadaş bağlarını tekrar kurmaları önemlidir. Bu bağların kurulması için yetişkinlerin gençleri desteklemesi gerekebilir. Sosyal etkinliklere katılmaları için onları cesaretlendirin; spor yapabilmeleri için gönüllü kuruluşlardan yardım isteyin, gereken koşulları oluşturun. Hiçbir şey yapamıyorsa yürüyüşler yapmasını sağlayın. Ayrıca normale dönme çalışmalarında gençlerin de katkısını almak onların kendine olan güvenlerini artırabilir, gençlerin el ele vererek birlikte çalışması ise birliktelik duygusunun gelişmesi için önemlidir. Başkalarına yardım etmek pek çok gencin kendini daha güçlü hissetmesini sağlayacaktır. Bu amaçla gerektiğinde bulunduğunuz bölgede gönüllü kuruluşların sağladığı rehabilitasyon olanaklarından yararlanın.
Çocuğunuzun uyku problemleriyle ilgilenin: Gece uykusunda korkuyla sayıklayan ya da uykudan ağlayarak uyanan çocuğunuzun yanına gidin, onu sakinleştirin, odayı hemen aydınlatmayın ve yüksek sesle konuşmayın. “Herhalde çok kötü bir rüya gördün” diyerek onun gördüklerini anlatmasını sağlayın ve kesmeden dinleyin. Sakın “korkacak bir şey yok “ demeyin. “Anladım çok korkmuşsun, tüm bunlar sana gerçekmiş gibi geldi” diyerek korkusunu anladığınızı belirtin ama bunun gerçek olmadığı konusunda onu ikna etmeye çalışın. Yanında duracağınızı, şimdi güvende olduğunu söyleyin ve mümkünse tekrar uykuya dalana kadar yanında durun. Uyku sorunu olan çocukların gündüz oyun ve diğer etkinliklerle yorulmalarını sağlayın. Gece uykusundan önce mümkünse ılık bir banyo aldırın. Tüm bunlar çocuğun kaygısını azaltacak ve kendini güvende hissetmesini sağlayacaktır.
Niçin okula gitmek istemediğini anlamaya çalışın: Böyle bir felaketten sonra küçük çocukların okula gitmek istememelerinin bir nedeni ailelerinden ve sevdiklerinden ayrılmak istememeleri olabilir. Ailenin de güvensizlik nedeniyle çocuğu okula göndermedeki isteksizliği bu durumu daha da körükleyebilir. Eğer çocuğunuz okulda başarılı bir çocuksa okula geç başlatmayın ya da okula gidemediği günlerin sayısını olabildiğince az tutun. Bu çocuklar, okulda bazı şeyleri kaçırdıkları ve arkadaşlarına yetişemeyecekleri düşüncesiyle de okula gitmek istemeyecekleri için başarıları düşecektir. Başarısı düşük olan çocuklar ise deprem sonrasındaki bu karmaşıklık ve belirsiz yaşam koşullarında okula ve ev ödevlerine konsantre olmakta güçlük çekecekler ve okul başarıları daha da düşecektir. Bu nedenle günlük yaşamınızı mümkün olduğunca düzene sokun ve çocuğunuzun bu sebeple bir endişe yaşamamasını sağlayın. Öğretmeniyle iletişimini koruyun; hatta deprem öncesine göre daha yoğun bir iletişime geçin. Çünkü çocuğunuz sizin problemlerinize duyarlıdır ve bunlara bir yenisini katmamak için size sorunlarından söz etmeyebilir. Bunun yerine yakın bulduğu öğretmeniyle derdini paylaşabilir ya da bu sorunu okul ortamında gösterebilir.
Çocuğunuzun yasına destek olun: Yaşanan deprem felaketinin ve buna bağlı kayıpların ardından çocuğun ölüm hakkındaki soruları artacaktır. Bu soruların altındaki önemli kaygılardan biri anne ya da babasını kaybedeceği korkusudur. Bazen kendi ölüm korkunuzdan dolayı, bazen de kendi yasınızı yaşadığınız için çocuğun bu konudaki soru ve endişeleriyle çok fazla ilgilenemeyebilirsiniz. Anne babalar bazen de çocuklarının üzülmemeleri ve onları acıdan korumak için ölüm hakkında konuşmak istemeyebilirler. Ancak çocuklarla ile duyguları paylaşmak, onlarla anlayabilecekleri düzeyde konuşmak ve kullandığımız kelimelere dikkat ederek açıklamalarda bulunmak yararlıdır. Çünkü çocuklar bilmedikleri konularda fanteziler üretmeye ve kendi kendilerine bazı açıklamalar getirmeye çalışacaklardır. Genellikle de bu açıklamalar çocuklar için gerçek olandan daha korkutucudur. Anne ya da babasından birini kaybeden ve diğerinin de öleceğinden korkan bir çocuğa yanında olduğunuzu onu hiç bırakmayacağınızı ve yeniden eskiden yaptığı pek çok şeyi yapabileceğini söyleyerek gelecekle ilgili endişelerini gidermeye çalışın. Ölen anne ya da babası kendisini bırakıp gittiği için öfkeli olan bir çocuğun da öfkesini boşaltmasını sağlayın. Kum, su ve oyun hamuru gibi malzemelerle oynama, spor yapma çocuğa bu konuda yardımcı olacaktır. Ayrıca yakını ölen herkesin onun yaşadığı duyguların aynısını yaşadığını hatırlatın. Anne ya da babasının ölümünden kendini sorumlu tutan ve bu yüzden yoğun suçluluk duygusu yaşayan çocuklar ise genellikle onu üzdükleri, ya da kızdıkları bir zamanda onun ölmesini istedikleri için bunun gerçekleştiğini sanırlar. Bu çocuklara, yaşamda bazı olayların (ölüm ve doğal afetler gibi) bizim kontrol edemeyeceğimiz olaylar olduğunu ve bu ölümün de kesinlikle kendi hatasından kaynaklanmadığını anlamasını sağlayın. Ergenlerin yası yaşamak istemelerini ve bazen yalnız kalmak istemelerini anlayışla karşılayın, onlara destek olun ve ölen kişi hakkında konuşmak istediklerinde mutlaka konuşun ve giderek olumlu anıları ön plana çıkarın.
Bu olayla ailenizle birlikte baş edin: Deprem gibi doğal bir afette ortaya çıkan bu çok normal ama geçici tepkilerle her birinizin tek tek başetmesi elbette önemlidir. Ancak aile olarak yaralarınızın daha kısa sürede sarılması ve normal günlük yaşama dönebilmeniz için yukarıdaki noktalara dikkat etmeniz önemlidir. Her aile üyesinin depremden farklı bir şekilde etkilenmiş olduğunu ve herkesin yeniden eskiye dönmesinin farklı sürelerde gerçekleşebileceğini unutmayın. Yaşamı yeniden kurma çabalarına ve günlük işlere tüm aile üyelerini katın. Aile üyelerinin rollerinde bazı değişmeler olabilir; esnek ve dikkatli olun. Örneğin, bir ergen hayatında ilk kez kardeşlerinin de bakımını üstlenmek zorunda kalabilir. Bu arada ergenin kendi ihtiyaçlarının da karşılanmış olmasına dikkat edin. Ev ile ilgili sorumlulukları bir kişiye yüklememeye çalışın, paylaşın.